Kendini olduğu gibi, sorgulamadan, hatalarıyla, sevdiği sevmediği yönleriyle kabul ettiğinde mi tam samimi olur kendine?
Peki bu ne kadar mümkün?
Kabul... ne kadar kullandığımız bir kelime? Peki ya yüklediğimiz anlam? “Kabul ediyorum” dediğimizde “gerçekten içten” olarak ne kadar kabulüz aslında bu duruma? Sorgulama varsa, tartma varsa, takılıp kalıyorsak, ‘kabul’ müdür gerçekten?
Bir ‘Mevlana’ olmaktan da bahsetmiyorum aslında. O kadar da ‘ulaşılmaz’ olarak görürsek bu durumu her zaman hayallerde kalır. Evet ben buyum dediğimiz, kabullendiğimiz, sorgusuzca ‘kabulüm’ diyebildiğimiz, en sevgili ve bu hayattaki en büyük sınavımız olan ‘kendimiz’e ne kadar yakınız?
Biraz düşünsek mi?
Comments